. - ŞAVŞAT DİLİ SÖZLÜK
  ANA SAYFA
  RADYO NICK ALMA RESIMLI
  DJ GiRiŞi
  ACTiVE X KUR
  RADYO KISA KOMUTLARI
  ARTVİN MUZİKLERİ DİNLE
  ŞAVŞAT DİLİ SÖZLÜK
  ARSİYAN YAYLASI
  SAVSAT KOYLERI
  ŞAVŞAT KOYLERİ SLAYT
  KARAGOL RESİMLERİ
  SİTENE RENK KODLARI
  DJ YAYIN SAATLERI
  MSN NİCK YAP
  LOGOLAR
  SİTENE TABLO YAP
  MAÇ İDDAA
  resimlere url alma
  HTML KOD VERİR
  NEON YAZİ YAZ
  HAREKET EDEN YAZİ YAZ
  3D YAZİ YAZMA
  Slideshow.asp
  çoklu barner yapma
  OSMANLİ PADİSAHLARI
  UYDU HARITA
  XP FORMAT ATMA
  SES EFEKLERİ YAP
  PC MP3 LERE URL ALMA
  SLİDE RESİM SHOW
  ARSİYAN BLOG SİTE
  ARSİYAN FORUM
  ARTVİN-ARSİYAN
  DOST RADYOLAR
  TTNET KOTA SORGU
  OYUN OYNA
  MY NET GİRİŞİ
  FACE BOOK
  CHAT 1
  BANNER YAP SİTENE
  SEVGİ AŞK GİFLERİ
  DUVAR YAZILARI
  GÜZEL SÖZLER
  SİTENE YAZI KODLARI
  photoshop da banner yapma
  ARSİYAN 2 DJ GİRİSİ
  BUTONLAR
  ZİYARETÇİ DEFTERİ

                                             ALFABETİK   T A B L O

                                                                                                                 - A -

 Abo;         Anne, büyük anne, nene
 Aho;         Ormandan açma çayır
 Acişmah;   insanın fiziki acı duyması
 Ağvi;        Zehir
 
Aca;         Acaba
 Azmağ;    Oynamak, çocukların oyun oynaması
 Avi;         Ayı
 Ağarti;     Hayvan sütünden yapılan yağ, peynir gibi yiyeceklerin tümü.
Ayvan;     Balkon
Andır;      Andır kalsın başan, denir. Öl, senden sonrakilere miras kalsın.
Ahor;       Ahır
Alot;        Külden süzülen ve çamaşırda sabun olarak kullanılan renkli su.
Aği;         Kardeş
Ansli;      Yörede yetişen ve yaklaşık bir metre kadar boya sahip, kalın gövdeli, kırmızı
ve eli boyayan meyvelere sahip bir çeşip bitki

 

 

 

 

 

 
 

 

Abli;     Uçuşan kül
Aprak;  Şaşi,gözü özürlü
Ayhuriya;  Körü körüne, düşünmeden, bilinçsizce
Atol;    Küçük yer elması
Ayahol;   Tuvalet, yüznumara
Ahpun;    Hayvan gübreliği
Ahpunnuh;    Hayvan gübreliği alanı
Abutarad;    Yayvan yapraklı bir bitki
Alaf;    Hayvan yiyeceği, ot saman
Aruna;  Karasban, tarlayı hayvan gücünden yararlanarak sürmeye yarayan, ağaçtan yapılmış araç

AYNOYUN; Gelişigüzel, düşünmeden
ACUZA; Acuza kari derlar. Zararı dokunan
AĞIRŞAH; Yün eğirme aletinde iğe takılan yarım daire şeklindeki topaç
AKUŞKA; Ahşap pencere kenarlığı

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                                                   - b -

BULUZ ;Gümlek
BORBAL ;Su değirmeni pervanesi
BOYLAMA ;Entari,boydan elbise
BANTDA ;Küçük armut
BUG ;Burun
BOL;Çatı arası
BARK;Yayla eşyası
BIZIK;Eşek arısı                                                                                  BUKMA =Börek

BOGURMAH; Hayvan homurtusu
BOGUR; Bogri açık derler. Gögüs bölgesi
BULDUR; GEÇEN SENE
BURUT; Bir tür yabani arı; uyuşuk, işyapmaz kimse
BUĞARİ; Ocaklı baca
BUÇULA; Küçük değirmen; çok yiyen canlıya da denir.
BOÇOÇA; Örümcek
 

 

 

 

 

 BABAKELA;Kardelen çiçeği
 BEÇ;Aptal
 BURUT;Sersem,şaşkın
 BEDEVRA;Kütükten yararak elde edilen ince tahta
 BUÇULA ;Ufak tefek
 BOT ;Erkek keçi,teke
 BERF ;Kar
 BUHARİ ;Baca
 BONDRUH ;Boyunduruk
 BEH;Bozuk,arızalı,işe yaramaz

 BAYAH;Az önce
 BİBİ;Hala
 BİLAVİ;Kesici aletleri bilemek için kullanılan bir çeşit yontulmuş      taştan alet.

BERES;İş yapmaz, tembel, boş gezer

BEÇ; Bedevra açmaya yarayan marangoz aleti 

 

 

 

                                                                                                              - c-ç -


ÇİMMAH;     YIKANMAK
ÇİŞKAR;          AĞAÇ ÇITALARDAN YAPILAN KISA,KÜÇÜK KAPI
ÇAPUT;            YIRTIK BEZ PARÇASI
ÇIĞINTLİ MAKARNA;   ELLE YAPILAN DELİKLİ MAKARNA
ÇO; Aile bireyine  seslenme ünlemi
CAZİ;            CADI                                                                                            CİNÇAR =     ısırgan otu
CALAP =   toplu koyun sürüsü

ÇAĞ; İnce şiş; çorap örmeye yarayan yöreye mahsus şiş.
ÇUMA;Petynir in bir  benzeri
ÇEMLEMEK; El ve ayakta bulunan giysiyi geriye çekmek.
ÇOÇİ; Eşek
ÇOR; Dert hastalık
ÇİGELEK; Çilek

ÇALA; Mısır bitkisi sapı
ÇAÇİYAN;
ÇAÇAN; Blaşik yıkama teli
CAKVA;Açılıp kapanır el yapımı küçük köy bıçağı
ÇAKMA; Ucu sivri tahtalardan dikey olarak sıralanmış çeper.
ÇALAHAŞ; Daginik üzerine kıyafet oturmamış şahıs
CAMUŞ;Manda
CECİM;Elle örülmüş keçi kılından kilim şeklinde örtü.
ÇARHALA;Şeker pancarı
ÇEÇİL; Bir çeşit tel tel halinde peynir
ÇAHÇAH;Değirmen taşına değecek şekilde yapılan ve taşın dönmesi ile titreyerek bağday ya da mısırın düşmesini sağlayan ağaçtan alet.
CAZİ;Cadı
ÇEPER;Çayır ve tarla çiti
ÇİVLİKA;Ahşap ev kapısı ya da penceresini içerden sabitlemede kullanılan ve çivi ekseni etrafında dönen ağaç parçası.
ÇOÇ;Bataklık; ıslak

ÇOÇETMAH;Altına işemek; ıslatmak.
ÇUÇUL;Civciv
CINCIĞ;Nakış
ÇIPIRTI;Uzaktan gelen tıkırtı
ÇIRMAH;Yırtmak, Azeri Türkçe’sinde de var.
ÇORUŞMAH;Buruşmak; tazeliğini yitirmek
ÇEGİL;Taşlık
COL = Ahududu

 

 

CAMUŞ;   MANDA
CADİ;       MISIR EKMEĞİ
CELEP;     KOYUN SÜRÜSÜ
ÇAHE;      OLMAMIŞ MEYVE
ÇAPAN;    ZORLANMAK
ÇALİ;        KÜÇÜK KURU AĞAÇ
ÇANÇAL;  İKİ YAŞINDA TOSUN
ÇATAN;     BÜYÜKÇE GÜBRE TAŞIMA SEPETİ
ÇATMA;    KARAPANIN ÜSTÜ
ÇATMAH;  DENK GELMEK
ÇARUH;     HAYVAN DERİSİNDEN YAPILAN AYAKKABI
ÇİG;          PİŞMEMİŞ

ÇEPİÇ;Genç keçi
ÇİNÇHAL;Çevizin ipe dizilmesi
ÇİR; Kesilmiş elma kurusu.
ÇUÇU; Çocuk erkeklik organı
ÇOPUR; Yün artığı
ÇATMA;
COLPOT; Kaba saba; şişman; ağır hareket eden

ÇENKURMAH; Havlamak
ÇENÇO LOBİYA;Kabuklu fasulye(kurutulmuş)
CİRK;Çıranın cirki; çıra kütüğünün en faydalı ve sağlam yeri
ÇİÇİNA;Işık sızan delik
ÇİŞKAR;Ağıl, tarla, çayırlara çitten girmek için ahşaptan yapılmış ve kabaca yapılı kapı.
ÇIFIT;
CİNÇAR;Isırgan
ÇIRBAĞA;Yaramaz çocuk
ÇOKA;Elle örülen kumaştan pantolon.

 

 

 

 

 

 

 

                                       - d -

DANGURA;  BÜYÜK İNEK ZİLİ
DELİCA;       ZEHİRLİ YABAN BUĞDAYI
DONĞUZLUK;  SU DEMĞİRMENİNİN ALTI
DABAK;     ŞAP HASTALIĞI
DADA;        BÜYÜK AĞABEY
DARABA; Kamufle etmek
DIRAKUNA;  İSHAL
DIĞA;           KÜÇÜK
DORUH;    KÜÇÜK ÇAM AĞACI

 

 

 

 

Datvi; ayı.
Debe; Hayalardaki şişlik.Debeli.
Dedaber;İhtiyar kadın.
Dehre;Yaprak kesmek için kullanılan kesini alet. Neker kırmak için.
Dergi; Orta büyüklükte küp
Dolukmak; Ağlamaklı, gözü yaşarmak, ağlamaklı halde olmak.
Dığırbi ; Koyunlarda görülen kene.
Derekep; Derhal, acele.

 

 

 

 

                                                                                                                     - e -

ERİNMEK = İş yapmaya yüzü  olmayan.iş yapmaya karşi isteksizlik

 

EĞİŞ = Hamur teknesini kazımaya yarayan yassı demir araç

 

                                                                                                                    - f -

Fund Kavga, kargaşa; bir yolunu bulmak;funduna gaturmağ.
Funğar = Pınar.
Furuç; Meyve kurusu.
Fuşği; Koyun keçi gübresi.
Fişkira;Polis, bekçi ve hakem düdüğü
Felemma; İki yüzlü kimse.
Finikmek Koşuşmak.
Fizzah; Sesli ağlamak, Figan, fizahlanmak.
Fortman; Cüzdanı.
 

                                                                                                            - g-ğ -

Güman; Umut, beklenti.
Gırıç ; Kapı ya da pencerenin aralık olması.
Ganakop; Aynı sülaleden, Arazileri ortak olanlar.
Gedek ; Manda yavrusu.
Gedel ; Ahşap evin duvarı.
Gemi Döven, tahtadan yapılmış, altı taşlanmış buğday ayıklamaya yarıyan ve hayvan gücü ile kullanılan alet.
God ; Değirmen suyunun biriktiği içi oyurmuş ve eğik olarak duran ağaç depo . Ağırlık ölçüsü.Bir God deriz.
Gogmasuna; Kaymağı alınmış süt.
Gor; Mezar. Goruna boğ dolsun. Arapça bir sözdür.
Gurğumela; Girdap.
Gidela Arka sepeti.
Girinti; Açık göz, atak kişi.
Gokola; azami yığın, yüksekçe
Ğrençula; Gövdesi yenen bir çeşit yöre bitkisi
Ğuluplamağ; Yemeği çacuk çabuk yemek.
ĞOP; Arunanın metal aksamı.Karasabanın toprağı koşan kısmının ucuna takılan metal.

GANAKAR;AKRABA,HISIM
GIJKIRMAK;KÖPÜREREK KABARMAK

 

 

 

 

 

 

                                                                                                                   - h -

HAĞIL; ÜSTÜ AÇIK ETRAFI ÇEVRİLİ AHIR
HAKOZ; KARA SABANIN AÇTIĞI İZ
HALBUR; AĞAÇ ELEK
HAPAHAP; ANİDEN(EMEDENİ)
HARFANA; AÇIK HAVADA YAPILAN KÖY,YAYLA PİKNİĞİ
HARK; SU KANALI
HARO; AMBARDA ARPA,BUĞDAY VEYA UN DEPOLANAN YAR
HARŞO; MISIR UNU SOĞAN VE PEYNİRDEN YAPILAN YEMEK
HAZETEMEK; HOŞLANMAK
HENEK; ŞAKA,LATİFE
HERK; SÜRÜLMÜŞ TARLA
HERSLANMAK; KIZMAK,SİNİRLENMEK
HILAT; KARIŞIK
HIZEK; BÜYÜK KIZAK
HOLUĞ; AĞAÇTAN YAPILAN ÜSTÜ AÇIK SU BORUSU
HOŞGOGOLA; DOLU
HURİŞAN; AYDINLIK,ÇOK IŞIK
HIRT; GEÇİMSİZ
HOPPALAMA; ANİDEN HAVAYA KALDIRMA
 

                                                                                                                 - I-İ -

İşkinlamağ;   Filiz, sürgün çıkması.
İşkillanmağ;  Şüphelenmek.
İg;     Yün eğirmeye mahsus; arşak ve sapından oluşan ahşap elet.
İgaşmağ;    Bir konuda yarışmak.
İrip;   Köz kararı ölçü.

 

 

 

 

                                                                                                                   - k -  

KAFTAN;UZUN ELBİSE
KAKAN;TAVUK BAĞIRMASI
KAÇKAÇA;ALACA KARGA
KANSURA;SALINCAK
KARAKURA;KARABASAN
KARTOPİ;PATATES
KAŞ;KALIN ÖĞÜTÜLMÜŞ MISIR
KAV;OT ÇEKMEYE YARAYAN ÇATAL AĞAÇ
KAYGANA;SADE YUMURTA OMLATİ
KEDEL;TAHTA DUVAR
KERT;BAYAT SERT EKMEK
KIMİ;TURŞU YAPILAN BİR BİTKİ
KIRKLUK;KOYUN KIRPMA MAKASI
KOD;SU DEĞİRMENİNE SU AKTARAN

KUSKİ = Agır bir cisimi manuela sistemi ile kaldırmaya yarayan kalınca sopa.

KUTUK = Agacın topraga 1 metre mesafede kesilmiş olarak görünen hali

KOH;KÜÇÜK KULÜBE
KOL;ÖKÜZ ARABASININ İKİ BÜYÜK PARÇASINDAN BİRİ
KOPO;ÖKÜZ ARABASININ ARKA KÖŞESİ
KORAVA;SUYLA EZİLEREK İÇİLEN DOĞAL MEYVE MARMELATI
KORT;YEŞİL ÇAYIR
KORUKÇİ;MERA BEKÇİSİ
KORUT;ERKEK KEÇİ
KOTİK;MANDA YAVRUSU
KOŞ;ALIN
KOŞMAK;ÖKÜZLERİ ÖKÜZ ARABASINA BAĞLAMAK
KUHE;TAM OLMAMIŞ MEYVE
KUK;ÇÖMELEREK OTURMA
KUTAN;SABAN,PULLUK
KIRAV;KIRAĞI

Kokola; Bazı ağaçların/pelit ağacının meyvesi; "sini le kokola verdim" cümlesindeki anlamı ise, azami yükseklikte/silme değil yüksekçe anlamı taşır.
Kakiroz; Eğri/ kivrılmış.

                                                                                                                    - l -

Lığlamak; Sıvı içerisine konan katı şeylerin erimesi/suyun etkisiyle toprak kayması.
Lıkıs; Sulu patates.
Lelevun; Dağınık.
Lule; Namlı
Laşiyan; Ağzı büyük kimse. Kanaatimce bu kelime "leş yiyen" sözcüklerinden tğremiştir.
Laper; Kürek benzeri ahşap alet.
Lazut; Mısır.
Lek; Akçaağaç.
Lobiya; Fasulye
Leçek; Kadınlara has başörtüsü.
Lopo; Sulu, kaygan.
Lurs; Çatıyı tutan kiriş.
Lıpız; Dazlak.
Lom; Metalden kaldıraç aleti.
Lehlamak; Yorulmak.
Legmat; Tatsız, tuzsuz.

 Lokora; Sümüklü böcek

 

                                                                                                                  - m -  

MAÇRA MUÇRA;ÇAYIRLARDA YETİŞEN VE YENİLEN BİR BİTKİ
MATLİ;KÜÇÜK PEYNİR KURDU
MAÇARULA;ARMUT ÇEŞİDİ
MAÇVİ;PORSUK
MAKAR;KIZ ALMAYA GİDEN KAFİLE
MASALAH;ÇOK EKŞİ
MAŞHALA;ALEVLİ ÇIRA
MEÇEÇ;SİĞİL
MENÇ;KALÇA
MERĞE;MERA
MESAR;KALIN BEDEVRA(bkz bedevra)
MEŞA;ORMAN
MİTİL;YÜZSÜZ YATAK
MODGAM;BAHARDA TARLADAKİ YARDIMLAŞMA
MORÇİ;İKİNCİYE BİÇİLEN SULAK ARAZİ OTU
MUÇİYAŞ;YER ELMASI
MOZ;BİR YAŞINDAKİ DANA
MUDARA;İŞE YARAMAZ
Masat; Kesici aletleri bileme taşı.
Mazi; Öküz arabasının tekerlek mili.
Merek; Samanlık.
Mimilo; İbik
Morbet; Yetişkin iş yapan çocuk.
Mosğepil; Düzgün, derli toplu.
Mudara; İşe yaramaz, bozuk.
Muçlamak; Kırıştırmak.
Mur; İs
Muzevillemek; İhbar etmek
Murgullamağ; Uyuklamak.
Mucrum; Paramparça
Mukeriz; Yukarıdan aşağıya kayıp paramparça olmak.
Murikata; Siyaha bulanmış
Mertek; Mezarın ayak ve baş tarafına çakılan ince uzun ve şekilli ahşaptan yapılan şey. (Elifi görse mertek sanır)

Malığ; Oküz arabasının kayışını sıkıştırmaya yarayan bize benzer ağaç

                                                                                                                  - n -

Nat; Tırpan sapı.
Nakat; Tarla içinde bitkilerin sulanmasına yarayan ince su arkı.
Napiskal; Ağaçtan kopan küçücük parça.
Nataş; Çıra kütüğünden bir parçası.
Natesul; Yakılan bez külü.
Neker; Kışın hayvanlara yedirmek üzere kesilem yapraklı meşe ağacı dalları.
Napızar; Eve yakın tarla.
Nasibur; Kumaş kenarı.
Nağvela; Çok ekşi
Nağır; Hayvan sürüsü
Nağsit; Bir cins armut
Nağavra;
 

                                                                                                            - o-ö -

Opo; Küçük çukur.
Ogeça; Vadinin karşı tarafı.
Oguralmak; Hayvanın gebe kalması durumu.
Ograğ; Cin çarpması.
Ozira; Şalgam.
 

                                                                                                                   - p -

Portlağ; Göz yuvarlağı dışarı fırlamış kimse.
Pağıl; Kıskanç
Pepe; Ekmek(çocuk ağzı)
Papara; Yenen bir çeşit ot.
Palağ; Ayı yavrusu.
Papa; Un yemeği.
Panta; Yabani olarak yetişen küçük armut.
Papasela; Kabağın ince ve uzun olarak kesilerek kurutulmuş hali.
Paska; Basit yapılmış barınak."Bulut gider Muş’a sen git işe; bulut gider Ahıska’ya sen gir paskaya)
Papul; Ayakkabı. Çocuk deyimi.
Peleş; Biçimsiz boynuzlu hayvan.
Patat; Eskimiş, yıpranmış bez parçası. Sıcak tutmak için bez.
Piska; Kibrit.
Pileki; Yiyecekleri özellikle ekmek pişirmeye yarayan altlı üstlü toprak kap.
Piplemek; Kabı ağzıne kadar
Pin; Kümes.
Piskina; Kabuklu tohumun özü.
Pisik; Kedi.
Pirpita; Kelebek.
Pitik; Köpek yavrusu.
Potlika; Şişe.
Puçeç; Mısır kaçanı.
Pumpul; Küçük ve yumuşak kuş tüyü.
Put; Ağırlık ölçü birimi.
Puş; Karın.
Puşruk; Çorba ismi.
Pırtıklanmak; Debelenmek, sağa sola sıçramak.
Pağuna; Yabani hayvanı korkutmak için ahşaptan yapılmış, su ile çalışan ve ses çıkaran düz

PAÇ;ÖPÜCÜK
PAÇETMEK;ÖPMEK
PAPAH;GELİN YADA DÜĞÜN HABERCİSİ

                                                                                                                    - r -

Rabitelli; Düzgün ve kurallara uygun.
Ramka; Arı kovanı.

Rağruğ; Gürültü.
 

 

 

                                                                                                               - s-ş -

Soko; Mantar
Sığala; Örümcek.
Sashavi; Bitkilere su serpmeye yarayan ahşap alet.
Satut; Anakuzusu.
Sami; Öküz arabasında öküzün boynunu sambak vasıtasıyla boyunduruğa bağlamaya yarayan dört ahşap çubuktan her biri.
Sako; Palto.
Sakera; Yörede yetişen bir armut çeşidi.
Sanashal; Ahırda hayvan pisliğinin toplandığı ve bir ucu gübreliğe/ahpunnuğa açılan kanal.
Sansalak; Üzerinden geçilmesi güvenli olmayan köprü.
Satar; Ormanda ağaçların yuvarlatılarak atılmasına yarayan küçük dere.
Savail; Bulunulan yere göre daha sıcak ve ılıman iklime sahip yer.Karşıtı Zegan.
Sevki; Ev içinde oturmaya ve yatmaya yarayan sabit ahşap karyola.
Sika; Kızak
Sintal; Kedi yavrusu.
Sinskal; Kıvılcım.
Soç; Kara çam.
Sumplamak; Temiz su veya başka bir sıvı yiyeceği ellemek.
Sunpo; Pis su birikintisi.
Sılık; Islık
Şuşa; Cam bardak.
Şoğurt; Salya
 
SAKULAK;OLMAMIŞ MEYVE
SAMBAH;ÖKÜZ BOYUN İPİ
SAVACAH;DEĞİRMENDE SU AYARI YAPILAN TAHTA
SIRKET;GİZLİ SAKLI
SİNEL;BÜKÜLÜ İNCE AĞAÇ
SİSMAT;TERE OTU
SİSVİ;KURU İNCE ÇEM DALI
SURUTMA;KIZAK AYAĞI
ŞALÇOKA;SAF YÜNDEN CEKET
ŞAŞORTİ;YAYLAYA ÇIKIP ORDAKİ İŞLERİ YAPAN KADIN
ŞENNİK;MİLLET
ŞILAP;KAYGAN ÇAMUR
ŞİLTA;YORGAN ÖRTÜSÜ

Şuşuk; Su ile çalışan değirmende, borbalın dolayısıyla taşın dönmesi için suyun tazikli olarak fışkırdığı kısım


 

 

 

 

                                                                                                                   - t -

Tatarzena; Sıncap
Tapan; Sürülüp tohum atılan tarlayı düzlemek ve atılan tohumların toprak içinde kalmasını sağlamak için hayvan gücüyle kullanılan ağaç düzenek.
Tapul; Ot yığını.
Tarpoş; Büyük tasın kapağı.
Tavrecul; Bir armut cinsi.
Tatman; Eldiven
Taykeş; Uygunsuz, şaş.
Telis; Seyrek dokunmuş çuval.
Tepur; Ağaç sini.
Terek; Raf
Teşi; Büyük iğ.
Tintillenmek; Yavaş iş yapmak.
Titak; Dirsek.
Tita; Yiyilen bir bitki.
Titan; Keçi yavrusu.
Tokabur; İri ve ensesi kalın insan.
Toprik; Elle dikilmiş küçük bez torba.
Torlağ; Acemi.
Toros; Tomruğu çekmek için ucuna balta ile açılan delik.
Tosbağa; Kaplumbağa.
Trınk; Trınk para/nakit prşin para/ tekme atma.
Tuman; Kadın donu.
Tumbul; Şişko.
Tump; Tarla çevresinde bulunan tarlaya dahil eğimli kısım.
Tığ; Buğdayın tohumdan ayrılmış kısmı, saman.
Tığa; Ufak tefek erkek çocuk.
Tığırbi; Kene.
Tılap; İnce çamur, bataklık.
Trığ; İshal olanın dışkısı.
Tutun; Ev, hane.
Tızıklamak; Hızlı bir şekilde uzaklaşmak.
Turudi; Töreyen.
Tuluğ; Deriden un torbası.

Tığmela; Kabuğundan boya elde edilen bir cins ağaç

 

                                    - u-Ü -

Udmi; Mundar. İslâmi kurallara göre kesilmemiş ölü hayvan.
Urum; Rum.
Urup; Bir kodun dörtte biri/bir çeşit ağırlık/kütle ölçüsü.
Urus Rus.
Uğuz; Deli-dolu kimse. (Türklerin Oğuz boyu ile Kıpçak boyu(atalarımız) arasındaki sürtüşme nedeniyle, kötüleme amacıyla bu şekilde hitap ediliyor. Oğuz=Uğuz)
Uçika; Yöremizde kurumuş keçi dışkısıyla oynanan bir şeşit oyun.
 

                                                                                                                   - V -

Vira vira; Mütemadiyen, sürekli.
Virğit; Bedevre sırıklarının sabitlndiği kiriş.
Vedro; Büyükçe, ağzı geniş metal ve kulplu su kabı.Kova
Vuy; Acı vya üzüntü ünlemi.
 
 

                                                                                                               - y -

Yanbegi; Dağ yamacında yatay çizgi, yatay yol.
Yanpuri; Eğri büğrü.
Yanslamak; Taklit etmek.
Yeka; İriyarı, büyük.
Yüngül; Hafif. Kolay taşınabilen.
Yuğlamağ; Uyumak.
Yuğa; Yufka, kalınlığı az.
 

                                                                                                                   - z -

Zağar; Fino köpeği. Saldırgan.
Zahar; Zannedersem. Sahi.
Zegan; Yakın bir bölgeye göre rakımı yüksek ve serin yerler.
Zevzek; Olgun olmayan kimse. Davranışları anormal. Havai.
Zibil; Çöp.
Zirkol; Lenf düğümlerindeki şişkinlik.
Zoğ; Hayvan derisinden kesilen şerit. Tırpanla tarla, çayır biçerken, bir biçicinin biçerek ilerlediği şerit.
Zodlamak; Demir araçlara su vererek sertleştirmek.
Zukubet; Hastalık. Zukubet tutar denir.
Zunkal; Yaramaz kız çocuğuna söylenen bir söz.
Zığarbi; Kirpi.
Zırlamak; Ağlamak.
Zırza; Pencereve kapılara takılan el yapımı bir tür kilit.
Zırzop; Havai, hafifmeşrep. Yarı deli.
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol